Son zamanlarda yapılan birçok araştırma gösteriyor ki gençler ve genç erişkinler gün geçtikçe güvensizlik, değersizlik, mükemmelliyetçilik, beden görünümü kaygılarıyla ve ne yazık ki yeme davranışlarındaki bozulmalar ile uç noktalarda baş etmek zorunda kalıyorlar. Akran davranışları, ailesel faktörler ve kültürel etkenlerin olduğu kadar, sosyal medyanın da bu kaygıları tetikleyici faktör olduğu düşünülmekte. Sosyal medyanın; bir yeme bozukluğunun veya yeme davranışındaki bozulmanın ana nedeni olmamasıyla birlikte, bireyi düzensiz yeme davranışlarına teşvik ettiği görülmektedir. Bu durumda medyanın yeme bozuklukları üzerinde nedensel bir risk faktörü oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Sosyal medyanın etkilerini görebilmek için teorik cümlelere veya bilimsel tanılara gerek yok. Günümüzde, ergen ve genç erişkinlerin kendilerini sosyal medyanın idealize ettiği figürlerle karşılaştırdığını veya onlara benzemeye çalıştığını sıkça görmekteyiz. Bunun yanı sıra, oluşan “ideal beden”, “ideal kilo”, “ideal kadın” veya “ideal erkek” algıları ile birçok sosyal medya kullanıcısı kendilerini kendi imajları konusunda yetersiz hissetmeye başlamakta. Görünümlerini, sosyal medyanın oluşturduğu bu normlara göre yeterli hale getirmenin en hızlı ve ulaşılabilir yolu ise birçok kişiye göre kilo vermek veya kilo almak.
Tam da bu noktada sosyal medya bireylerin “onay arama” ihtiyaçlarını beslemekte. Özellikle gençler arasında sosyal medya kullanımının artmasıyla, bireyler hiç tanımadıkları kişilerin fikirlerini önemsemeye başlayarak, onlardan gelecek onay içeren yorumların benliklerini şekillendirmesine izin vermekteler. Sosyal medya paylaşımları içerisinde en mutlu görünenle mutluluğunu karşılaştırmak, en çok beğeni alan vücudu idealize ederek o forma ulaşmaya çalışmak, kendi yapısal ve fiziksel özelliklerini yok sayarak beğenilen yeme davranışları ve hayat tarzını uygulamaya çalışmak (diyet ve egzersiz programları) verilebilecek birçok örnekten sadece birkaçı. Okuduğunuzda size de tanıdık gelmiş olabilir…
Siberzorbalık (cyberbullying)
Sosyal medya dünyasında onaylanma ve sosyal beklentilere uyma takıntısı da internette zorbalığın kapılarını aralamakta. Bu yüzden sosyal medya, bireylerin kendilerini yetersiz ve değersiz hissetmelerine neden olacak stresör haline gelmekte. Sık sık zorbalık yaşayan bireylerin, sık sık öğün atlama veya acı ile başa çıkmak için kendini yemek yemeye zorlama davranışları gösterebilmekte.
Sosyal medyanın bireyi olumsuz etkilediğini söyleyebilmek için mutlaka bireyde spesifik bir “yeme bozukluğu” görülmesi gerekmiyor. Yeme davranışlarının bozulması, idealize edilen vücut ölçülerine ulaşma arzusu ve bu yolda geliştirilen obsesyonlar, aşırı sağlıklı beslenme, yağ yakımını hızlandıran ilaç kullanımları veya kullanıcı tavsiyeleri ile kendini aç bırakma gibi aksiyonlar yeme davranışının bozulduğuna işarettir. Bu bozulma her ne kadar çevresel etkenler veya sosyal medya bazlı görünse de aslında kişinin benlik algısını, beden imgesini ve duygusal dünyasını negatif yönde etkilemektedir. Bunun sonucunda bireyin yeme davranışlarında bozulma ve/veya yeme bozukluğu görülür.
Sosyal medyada farkındalık ne kadar yüksek?
Sosyal medya kanalı ile yeme bozuklukları farkındalığı son yıllarda artmaya başladı. Buna örnek olarak çeşitli sosyal medya platformlarının beden algısını idealize eden terimleri (#thinspiration, #makeyourbodythinagain, #fatandugly) incelediğini ve yasakladığını görebiliyoruz. Bunun dışında yükselen “mükemmel beden imajı” trendinin aksine “bedeninle mutlu ol”, “bedenini ve kendini sev” gibi farkındalık temalı hesaplar da birçok kişiye ilham kaynağı olmakta.
Farkındalık temalı kullanıcı hesaplarından çok, özellikle “ergen” dediğimiz genç bireyleri, sosyal medyanın olumsuz etkilerinden korumak öncelikli olarak ebeveynlerin görevidir. Genç bireylerle sosyal medya kültürünün onları nasıl etkileyebileceği hakkında konuşulmalıdır. Yeme alışkanlıklarında değişiklik, takıntılı davranışlar veya beden algısında değişim fark edildiğinde mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır.
yazan: Uzm. Klinik Psikolog Melis Okur
Comments