Günlük hayatımızda bir çok zorluk yaşarız. Bu zorluklar baş edilebilecek derecede olabildiği gibi zaman zaman üstesinden gelinmesi güç problemlere de dönüşebilir. Bu durumda ilk olarak kendi başımıza çözmeye çalışır, daha sonra çevremizdeki güvendiğimiz insanlara danışarak, onlardan yardım isteriz. Fakat bazen sığındığımız bu yardım kalelerimiz yeterli gelmeyebilir ve çıkmazda olduğumuzu düşünebiliriz. Problemlerimizle baş etmek için yeni yollar bulmak giderek zorlaşır.
Tam da bu anda uzman bir psikologdan profesyonel destek almak, size yeni ve güvenilir bir yardım kalesi oluşturacaktır. Terapistinizden alacağınız yardım, yakın çevrenizden alacağınız tavsiyelerden farklı olacaktır. Geçmişte yaşadığınız, şimdi yaşamakta olduğunuz veya gelecekte yaşamaktan endişelendiğiniz zorluklarla tek başınıza baş etmek zorunda değilsiniz. Psikoterapi seanslarında kendi çıkış yollarınızı bulmanızda psikoloğunuz size yardımcı olacaktır.
Problemlerimizi çözme ihtiyacımız gibi hayatta kendimizi anlamaya, yaşamı fark etmeye, duygu ve düşüncelerimizi anlamlandırmaya da ihtiyaç duyabiliriz. Bireysel terapi aklınızdaki soruların cevaplarını size hazır olarak vermeyecek, kendi cevaplarınızı bulmanızda size yol gösterici olacaktır.
“Psikoloğa “hastalar” gider.”
Psikoloğa gitmek ve bireysel terapi almak birçok insan için alınması zor bir karar olabilir. Günümüzde hala “Deliler psikoloğa gider.” düşüncesi oldukça yaygın. Eğer hayatınızda günlük işlerinizi yapmanıza, hayatınızı sürdürmenize, kendinizi anlamanıza dair problemler veya zorluklar yaşıyorsanız, bu psikoterapiye gitmeniz için geçerli bir sebeptir. Bu durum, sizin “hasta” veya “sorunlu” olduğunuz anlamına gelmez.
Çevreniz veya yakınlarınızdan alacağınız yardım ya da kendi kendinize çözmeye çalışmanız bir süre size destekleyici görünse de uzun vadede size ve ilişkilerinize zarar verebilir. Bu yüzden bir psikologdan yardım almak, doğru bir karar olacaktır.
İlk kez psikoloğa gitmek, hayatımızdaki birçok “ilk” gibi korkutucu ya da zor olabilir. Bir oda içerisinde tüm hayatını anlatma düşüncesi kaygı ve endişe uyandırabilir.Burada unutulmamalıdır ki, seans odasında başrol her zaman yardım alan kişinin kendisidir.Seans odası tamamen danışanın özgür alanı ve dilediğini konuşabilme özgürlüğüne sahip olduğu yerdir. Bu noktada psikoloğunuzun da size verdiği saygı ve güven, terapinize devam etmenizde önemli etkenlerden biri olacaktır.
yazan: Uzm. Klinik Psikolog Melis Okur
Comentários