Hepimiz annemize muhtaç doğarız. Uzunca bir süre hayatımızdaki tek kişi annemizdir. Bebeklik ve çocukluk döneminde fiziksel olduğu kadar duygusal olarak da annemiz tarafından karşılanması gereken ihtiyaçlarımız vardır.
Annenin varlığı ne kadar keyifliyse, eksikliği de büyük bir yaradır. Her yaranın iyileşmek için zamana ihtiyacı olması gibi anne yarasının iyileşmesi de zaman alır ve kendiliğinden olmaz. Bunun için emek vermek ve yardım almak gerekir.
Anne eksikliği; kaybı, yokluğu, terk edişi, ilişkisizliği ya da duygusal olarak yoksun bırakışı şeklinde yaşanabilir.
Annemiz tarafından görülmeye, duyulmaya, onaylanmaya ihtiyaç duyan yanımızı fark ettikçe duygusal veya fiziksel eksikliğiyle yüzleşir belki ona, belki bu durumu yaratan koşullara öfkeleniriz. Çocuk halimizle üzülürüz, yaralı hissederiz. Ama durumu değiştiremeyiz.
Çoğu zaman bu eksiklikle nasıl yaşayacağımız veya ne yapacağımızı düşünürken buluruz kendimizi. Ve ona duyduğumuz sevgi, öfkelenmemizi engeller. Sanki öfkelenirsek o çocuk halimiz annemize nankörlük edecek, ya da onunla ilişkimize zarar verecekmişiz gibi…
Annemize karşı hissettiğimiz her duygu, bize ait. Öfke, hayal kırıklığı, endişe, üzüntü, utanç, suçlama… ne olursa olsun bu duyguların sorumluluğunu alabilmek için kabul etmeye ve hissetmeye izin vermeye ihtiyacımız var. Bu duyguları hissetmek annemize ihanet ediyormuşuz ya da onun kötü biri olduğunu söylüyormuşuz gibi bizi korkutabilir. Halbuki bu onları yalnızca “hata yapmış anne” yapar. Aslında onlara ihanet etmeyiz…
Onlar da bizim gibi kendi yaraları, çözülmemiş acıları ve muhtemelen yaşayamadıkları olan insanlar. Ve tüm bu karmaşanın içinde onlara da hatalar yapıldı. Onlar da aynı hataları size yaptılar.
Tabi ki bu geçmişte zarar gördüğünüzü ve muhtemelen hala bu bağlamda sorunlar yaşadığınızı ve kendinizi bugün korumanız gerektiğini değiştirmez. Ama sebeplerini ve sizi nasıl etkilediğini anlamaya çalışmak; belki de bu eksikliği bir yük olarak yanınızda taşımak yerine, parçanız olarak sizinle dönüşmesini sağlayacaktır.
Bu dönüşümü çoğu zaman tek başına sağlamamız imkansız hale gelir. Geçmiş deneyimlerimiz ve yaşadığımız yoğun duygular bu durumun içinden tek başımıza çıkabilmeyi zorlaştırır. Bir profesyonelden yardım almak, bu süreci sağlıklı atlatmaya ve kendi kendine ebeveyn, rehber olma yolunda ilk adımları atmayı sağlar.
Yetişkinlikte geçmiş deneyimlerimizin ve hissettiğimiz duyguların etkisiyle kendi kendimize birer ebeveyn oluruz. Bizi en iyi tanıyan, ihtiyaçlarımızı en iyi bilen ve doyurabilen haline gelebiliriz. Belki de tüm bu yoğun duyguların içinden geçmek için kendimize izin verirsek kendi duygusal ihtiyaçlarımızı karşılayabildiğimiz, içimizdeki sağlıklı annenin de bize iyi gelmesini, şefkat ve değer vermesini kabul edebiliriz.
ความคิดเห็น