top of page
Yazarın fotoğrafıMelis Okur

Aşırı Talepkar Ebeveynlerin Mükemmeliyetçi Çocukları

“Bir şey tam olmayacaksa hiç olmasın!” inancı birçok insanda görebildiğimiz bir özellik.

Ya hep ya hiç düşüncesini benimsemek, mükemmeliyetçilik yanılgısıyla yaşamaya sebep olabilir ve bu, hayatı başarılar veya yargılar üzerine sonsuz çıkmaz yapan bir özelliktir.

Peki nedir bu kurtulamadığımız mükemmeliyetçilik?

En iyiyi yapma çabasının, sağlıksız bir seviyeye gelerek, hataya mahal vermeyen ve sürekli içinde kaygı barındıran haline mükemmeliyetçilik diyebiliriz. Halbuki hayatın dengesi, iniş ve çıkışlar üzerine kuruludur.

Sadece siyah-beyaz yoktur, griler ve farklı tonlar da vardır hayatta. Mükemmel olmak sonuca bağlı bir davranıştır, halbuki sonuca değil de sonuca giden yoldaki sürece dikkatimizi yönlendirirsek, sonuç her ne kadar “başarılı” diyeceğimiz noktada olmasa da, süreç içinde aldığımız yol ve pozitif gelişmeler esas başarıyı görmemizi sağlayacaktır.

Mükemmeliyetçilik kaygı, korku ve depresif hale sebep olabilmektedir. Mükemmeliyetçiliği bu kadar zehirli kılan şey, kişilerin başarı elde etmeyi arzu etmelerine rağmen, en çok başarısızlıktan ve hata yapmaktan kaçınmaya odaklanmış olmalarıdır. Bu yüzden aşırı kaygı, korku ve depresif davranışlar görülebilir. Mükemmeliyetçiliğin verdiği tatminsizlik ve mutsuzluğun psikolojik olduğu kadar fiziksel izleri de vardır. Depresyon, Yeme Bozuklukları ve/veya Fibromiyalji, bu izlerin en bilinenleridir.

Aşırı Talepkar Ebeveynlerin Mükemmeliyetçi Çocukları

Mükemmeliyetçilik, çocuklukta öğrenilen bir davranış olarak başlar. Mükemmelliğe duyulan ihtiyaç genellikle talepkar ebeveynlerden çocuklara iletilen tanıdık davranışlardır. Talepkar ebeveyn, çocuğun aklına hata yapmanın kötülüğünü ve her zaman mükemmelin olması gerektiğini işler. Böylece yetişkinlikte kişi, hata yapma korkusu ile yaşar, mükemmel dışındaki hiçbir seviyeyi kabul edemez, hatta narsistik özellikler gösterebilir.

Hataya tahammül edemeyen, sürekli eleştirel ve talepkar bir ebeveyne sahip çocuk kendini çoğu zaman yetersiz ve beceriksiz hissedebilir. Bunun sonucunda hayatta pasif bir duruşta kalmayı seçebilir, yetişkinlikte depresif ve adım atmaktan korkan bir kişiliğe sahip olabilir. Ya da bunun tersi olarak, anne ve babası tarafından sevilmenin tek koşulunu mükemmel olmak olarak algılayan çocuk, yetişkinlikte de hata yapmamayı başkaları tarafından kabul edilmenin tek koşulu olarak algılar. Bunun sonucunda, kendi istekleri yerine başkalarının isteklerini yapmaya ve onlardan kabul görecek şekilde davranmaya meyilli olabilir. Değersiz olmak bu kişi için kaçınılmaz sondur ve en ufak bir hata kendini değersizleştirmeye sebep olur.

Mükemmeliyetçiliği yenebilir miyiz?

Mükemmeliyetçilik alışkanlığından kurtulmanın biraz zaman alacağını ve tekrarlanabileceğini farkına varmak önemli bir adımdır. Başlangıçta mücadele etmek zorlayıcı olabilir fakat çeşitli yöntemlerle aşılabilir.

Duygusal Farkındalık

Mükemmeliyetçilik üzerinde çalışmaya başlamadan önce, mükemmeliyetçi davranışlar için tetikleyicilerin farkında olmak çok önemlidir.

Bu sorulara yanıt vererek ve bir not defterine not alarak çalışmaya başlayabilirsiniz;

•Ne durumda/ olayda mükemmeliyetçi davranış sergiledim? (Davranışımı ne tetikledi)

•Hangi duyguları hissettim?

•Bu duygular bana ne düşündürdü?

•Hissettiğim bu duygu ve düşündüğüm bu düşüncelerle hangi davranışlarda bulunmaya başladım?

Bu egzersizi sürdürdükçe, duygusal tetikleyicilerin ne olduğu da belirginleşmeye başlayacaktır. Mükemmeliyetçiliğin üstesinden gelmenin sırrı, duygulara hoşgörülü olmaktır. Onları tanıyıp kabul etmek ve şefkat göstermek önemlidir.

Pratik ve Uygulama

Alışkanlıklar yerine yenilerini koymak, yeni davranış ve düşünce tarzlarını öğrenmek başta rahatsız edici hissettirebilir, bu çok doğaldır. Büyüme ve gelişme süreçleri her zaman sancılıdır. Olumsuz duyguların rahatsızlığına karşı bir tolerans oluşturmak gerekir. Mükemmeliyetçilikle aynı duygusal ihtiyacı karşılayan yeni, daha az yıkıcı davranışlar bulmak efektif bir hamledir.

Yapılan tek bir hata, bütün bir değersizlik anlamına gelmez. Davranışa kalkınma anında kişi bunu kendisine hatırlatabilir. Bir iş tamamlandığında negatif sonuç vermesi, sonuca gelinen süreçte edinilen pozitif deneyimleri göz ardı etmeyi gerektirmez. Ya hep, ya hiç inancı yıkıcı bir inançtır ve değersizlik temasına zemin hazırlar.

Düşünce tarzını değiştirmek tek seferde mümkün değildir, bu yüzden kişi kendine zaman vermeli ve birçok kez, yaşadığı her farklı olayda düşünce tarzını fark edip, sağlıklı olan düşünce tarzı ile bir davranış sergilemeyi yeni bir alışkanlık olarak hayatına sokmaya çalışmalıdır.

Problemlerimizi her zaman tek başımıza çözemeyebiliriz. Psikoterapi, insanların kendileriyle ilişkilerini görmelerine yardımcı olur ve kişi kendi ile ilişkiyi anlamlandırdığında; duygu, düşünce ve davranışlarını kabullenme evresine geçer. Bu evre, dönüşümün ilk başlangıcıdır.

Kendi başınıza çözemediğinizi veya çevrenizden, okuduklarınızdan yardım alamadığınızı düşünüyorsanız; mükemmeliyetçilik davranışınızın sebebini, nereden geldiğini anlamak ve çözebilmek için kendinize bir yol haritası oluşturabilmek adına, profesyonel bir yardım almak size iyi gelecektir.

312 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Sıkça Sorulan Sorular

​ Online terapi işe yarar mı? Online terapide de yüzyüze seanslarda olduğu gibi aynı işleyiş devam eder. Özellikle pandemi dönemi ve...

Comments


bottom of page